top of page

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları 


Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları  (Pediatri), “Sağlam Çocuk Birimi” ve “Genel Pediatri Birimi”nden oluşmaktadır. Doğumdan itibaren bebeklerin ve büyüme sürecinde çocukların gelişiminin düzenli takip edilmesi, hastalıklardan korunması, erken tanı ile tedavi edilmesi . 

 sağlık hizmetlerine duyulan ihtiyaç bakımından toplumun en öncelikli kesimini oluşturan kadın, anne ve çocukların sağlık düzeyini yükseltmek, üreme sağlığı hizmetleri bütünü içerisinde ailelere aile planlaması hizmetlerini ve diğer sağlık kuruluşlarıyla işbirliği içinde diğer ana-çocuk sağlığı hizmetleri.

 Bebek Sağlığı

Bebekler Neden Ağlar ?

Özellikle 2 aylıktan büyük olanlar kucak istedikleri ya da ilgi beklentilerini belirtmek için de ağlayabilirler. Altı henüz değiştirilmiş, karnı doyurulmuş ve pişik sorunu olmayan bebekler ayaklarını karnına çekerek kızarıp ağlıyorsa bunun nedeni gaz sancısıdır. Bebeğin ağlama nedeni her zaman gaz sancısı olmayabilir. O halde bebek hasta mı? Ya da yalnızca gaz sancısından mı ağlıyor?
Eğer ağlamaya eşlik eden ateş, kusma, ishal, burun tıkanıklığı, öksürük, hırıltı, deride döküntü, emmeme, keyifsizlik halsizlik gibi bulgular varsa mutlaka doktora başvurmak gerekir. Aksi halde ağlamanın nedeni gaz sancısıdır.

Bebeğinizin ağlamasının farklı farklı sebepleri olabilir.

 

Kusma ve ishal: Özellikle ilk üç aylık dönemde anne sütü ile beslenen bebekler günde 8-10 defaya varan altın sarısı renginde, sulu ve kötü kokmayan kaka yaparlar ki bu ishal tanımına girmez. Bu tanımın dışında yer alan kusma ve ishal, hastalık belirtisi olabilir.

 

Ağlama nöbeti:

Ne kadar süren ağlama normal, ne kadarı anormaldir? Gün içinde avutmakla dinmeyen 2 saatten uzun süren ağlama nöbeti ikiden fazla sayıda tekrarlıyorsa bu ağlamanın altında yatan neden bir hastalıktır ve araştırılması gerekir.

 

İdrar yolu enfeksiyonları:

İdrar yolu enfeksiyonları özelikle 0-3 ay arasında çok sık olarak gaz sancısı denerek geçiştirilen önemli bir rahatsızlıktır. Bu nedenle bebeğin ileri yaşlarda da daha büyük sorunlar yaşamaması için idrar yolunda herhangi bir enfeksiyon bulunup bulunmayacağı araştırılmalıdır.

 

Anne sütünün yetmemesi:

Anne sütünün yetmemesi ve açlık ağlamaları da ayırt edilmesi gereken diğer durumlardır. Bunun ayırımı tartı yapılarak çok kolay sağlanabilir. Haftada 150 gr’dan fazla kilo alımı olan bir bebek doyuyordur. Sürekli meme arama, ellerini emme çoğu annenin zannettiğinin aksine o bebeğin aç kaldığını göstermez.

 

İlgisizlik:

Aşırı ilgisizlikten dolayı anne babaya öfke duyan bebek de sık sık ağlar. Anne babaya olan öfkesini bu şekilde belli eder. Aynı zamanda korkma, aşırı gürültü ve anne babanın kaygılı olması da bebeğin ağlamasına neden olabilir. Anne babaların güven dolu olmaları, rahat davranışları bebeklerin de o güveni ve rahatlığı hissetmelerini, susmalarını ve sakin olmalarını sağlar. Çoğunlukla bebeğin kucağa alınması ile sakinleştiği ve güven dolu duygular ile rahatladığı görülür. 

Bebeğinizi en rahat tutma şekilleri
Bebeğinizi tutmanız, kucağınıza almanız kendini güvende ve rahat hissetmesini sağlar. Bu sebeple size denenmiş en doğru tutma şekillerini veriyoruz.
Beşik pozisyonu: Dirsekleriniz 45 derece kıvrık, bebeğinizin başı dirseğinizin kıvrımına denk gelecek şekilde vücudunu boylu boyunca kollarınızın arasına aldığınız tutuş şeklidir. Bebeğinizin başını tutup okşarken bir yandan hafifçe sallayabilirsiniz. Bu şekilde hem sizin yüzünüzü görür hem de sakinleşir.
Oturur şekilde tutma pozisyonu: En güzel tutma pozisyonlarından biridir. Huysuz olduğu zamanlarda bu şekilde tutarak dikkatini kolayca dağıtıp gerginliğini giderebilirsiniz. Ayakta dururken bebeğinizi size sırtı dönük bir şekilde oturur pozisyonda tutun. Bir elinizle poposunun altından kavrarken diğer elinizle göğsünden sıkıca kavrayın ve hafifçe bir sağa bir sola dönerek sallayın. 
Futbol pozisyonu: Bu tutma şekli bebeğinizin midesine baskı yaptığından gaz çıkarmasına yardımcı olur ve rahatlamasını sağlar. İlk olarak bebeğinizi yüzüstü kollarınızın arasına alın. Yüzü kol kıvrımınıza denk gelsin ve diğer elinizle bacaklarının arasından tutarak destekleyin.
Omuzda tutma pozisyonu: Tıpkı az önce söylediğimiz pozisyon gibi bu tutma şekli de bebeğinizin gaz çıkarmasına yardımcı olur. Yapmanız gereken bebeğinizin başını omzunuza gelecek şekilde koyup poposunun altından desteklemektir. Tabi, bir yandan da başını tutmalısınız.
Kalp kalbe tutmak: Bu pozisyonda bebeğiniz kalp ritminizi duyar ve kendini size daha yakın hisseder. Bu yüzden bebeğinizi dik ve başı kalbinizin hizasında gelecek şekilde tutup ve pışpışlayın.

Çocuk Sağlığı

0-1 Yaş Arası Dönemde:

Düşme, boğulma, yanık, zehirlenme kazaları sık görülmektedir.
Kazaların Önlenmesi İle İlgili Öneriler
Karyola seçimi bebek için uygun olmalı, karyolanın kenarları daima çekili olmalı, bebek odada 5 dk  bile yalnız bırakılacaksa karyolasına koyulmalı,

Bebek evde yalnız başına bırakılmamalı, uygun bebek bakıcısı tutulmalı

Plastik torbalar ve balonlar bebekten uzak tutulmalı

Bebeğin küçük objelerle oynamasına izin verilmemeli,

Bebeğe sert yiyecekler verilmemeli,

Zehirli maddeler bebeğin ulaşamayacağı yerlere koyulmalı,

Isıtma sisteminin ve bacaların yılda bir kez kontrolü yapılmalı,

Tüm pencerelerde emniyet mandalı olmalı,

Yürüteç kullanılmamalı,

Evde sigara içilmemeli,

Yangın sırasında kaçabilecek çıkış yolu planlanmış olmalı,

Evde yangın-duman alarmı olmalı,

Yanıcı maddeler evde tutulmamalı,

Bebeği tutarken sıcak içeceklerin içilmemeli ve taşınmamalı,

Isıtıcıların önüne güvenlik perdesi koyulmalı,

Çocuğun tuvalette, banyoda yalnız başına bırakılmamalı,

Aspirasyon nedeni ile boğulan çocuğa nasıl müdahale edilmesi gerektiği bilinmeli.

Bir Yaş Sonrası:

Zehirlenme, düşme, yanma/ haşlanma ve boğulma kazaları sık görülmektedir.

Kazaların Önlenmesi İle İlgili Öneriler

Çocuklar evde yalnız bırakılmamalı,

Güvenilir ve tecrübeli çocuk bakıcısı seçilmeli,

Plastik torbalar ve balonlar çocuktan uzak tutulmalı,

Yaşa göre oyuncak seçilmeli

Çocuğa hava yolunu tıkayıcı yiyecekler verilmemeli

Tüm pencerelerde emniyet mandalı olmalı,

Çocuğa hava yolunu tıkayıcı yiyecekler verilmemeli

Merdivenlerin girişine ve çıkışına güvenlik kapısı koyulmalı,

Çocuk yatağının pencereden uzak yerleştirildiğine dikkat edilmeli,

Elektrik kabloları çocukların ulaşamayacağı yükseklikten korumalı olarak geçirilmeli,

Tüm silahlarnı cephaneliklerini boşaltılarak ayrı yerde kilitli saklanmalı,

İlaçları, deterjanları ve diğer zehirli maddeleri orijinal kaplarında, ayrı dolaplara çocukların ulaşamayacakları yerlerde kilitli olarak saklanmalı.

Eski ilaçlar atılmalı, ilk yardımı öğrenilmeli ve ipeka şurubu bulundurulmalı

Yangın kaçış planı hazırlanmış olmalı,

Mutfakta yangın söndürücü, evde yangın-duman alarmı bulunmalı,

Evde sıcak su tesisatının ısısı ayarlanmalı, sıcak kaplar çocukların ulaşamayacağı yerlere koyulmalı,

Çim biçme aleti çocuklar bahçede iken kullanılmamalı,

Çocuğun gittiği diğer evler olabilecek kazalar yönünden incelenmelidir.

Yeni Doğan Sağlığı
Bebek Sorunları

Uyku sorunları

Çocuk ve ergenlerin %20 ile %30’unda uyku sorunları yaşanmaktadır. Hekimin rolü normal uyku fizyolojisini bilmek, aileleri uyku hijyeni açısından eğitmek, davranış temelli uyku problemlerinin gelişmesini önlemektir. Uyku bozukluklarında önde gelen nedenleri fiziksel ya da duygusal kaynaklı olmaktadır. Ailelerin tutum ve davranışlarındaki yetersizlik ya da olayın üzerine aşırı gitme gibi davranışlar sonucunda uyku sorunu ciddi boyutlara varmaktadır. Ailenin rahatlatılması ve bunun yanı sıra çocuğun temel uyku alışkanlıklarının yeniden kazandırılması yönünde anne ve babanın yönlendirilmesi önemlidir.

Normal uyku düzeni ve fizyolojisi nedir?

Bir yenidoğan tipik olarak 30 dakika ile 4 saat arasında uyur. Bebeğin yaşı arttıkça uyku yoğunlaşmaya başlar. Yenidoğan bebekler günde 17-18 saat, bir aylık olduklarında günde 16-17 saat, 3-4 aylık olduklarında günde 15 saat kadar uyurlar. Dört aylık bir bebekte uykunun üçte ikisi gece gerçekleşir. Altıncı ayda uyku evresi 7 saat kadar sürebilir. Birçok bebek uyku aralarında tekrar uyanır ve tekrar uykuya dalabilir. Anne babaların çoğu bebeklerinin 10-12 saat kadar uyuduğunu söylese de bu aralarda uyanma hesaba katılmadığı içindir. Kimse uyandırmasa da belli aralıklarla uyanabilir. İki yaşına gelindiğinde günlük uyku saati 12 saate kadar iner ve gündüzleri kısa süreli uyuklamaları olabilir. Bebeğin yaşı arttıkça gündüz uykularının süresi kısalır. Genellikle 3 yaşından sonra gündüz uyumayı bırakırlar. İlk 6 ayda bebekler gece 1-3 kez emmek için uyanabilir, ancak hemen tekrar uykuya dalarlar. Bir yaşındaki bebeklerin yaklaşık % 85’i gece boyunca sakin ve düzenli uyur. Ancak % 10’unda hemen her gece uyanma sorunu olduğu bildirilmektedir.

Uyku bozukluklarının en sık nedenleri nelerdir?

Prematürite, zor mizaçlı olanlar (uyumsuzlar) ve gece beslenmeleri gibi faktörler bebeklerde ve çocuklarda uyku sorunlarına yol açabilen birçok nedenden sadece bazılarıdır. Bunun yanında gastroözofageal reflü, kulak enfeksiyonu, tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonu ve diş çıkarma gibi nedenler mutlaka çocuk hekimi tarafından değerlendirilmelidir. Tıbbi nedenler ortadan kaldırıldıktan sonra asıl nedenler araştırılmalıdır. Küçük çocukların çoğu için gece uyanmalarının asıl sebebi uyku ile ilişkilidir. Bir bebek uyumadan önce sallanmışsa veya bakım yapılıp emzirilmişse gece uyandığında da aynı davranışın tekrarlanmasını bekler ve yapılmadığında huzursuz olur. Özellikle anne ve babasını gün içinde yeterli süre göremeyen veya herhangi bir nedenden dolayı bir süre anne babadan ayrı kalan bebekler ve küçük çocuklar ayrılık anksiyetesi nedeniyle uyku sorunları yaşayabilir. Aile içi stres, annede depresyon ve buna benzer ruhsal sorunlar sık uyanma gibi sorunların nedeni olabilir.

Çocuklar da kabus

Kabus, genellikle gece uykusunun sonuna doğru, korkulu rüyalarla uyanma nöbetidir. Çocuklarda hayli sık olup en çok 5 ile 6 yaş arasında görülür. Gece tekrarlayabilir, gündüz uykusunda da görülür. Çocuk uykudan uyandığında kabusu ayrıntıları ile anlatabilir ya da sabah uyandığında kabus gördüğünü hatırlayabilir. Daha çok gündüz heyecan verici veya korkutucu olay yaşayanlarda görülürse de ateşli hastalık sırasında, anksiyete durumunda, travma sonrası stres bozukluğunda görülebilir.

Gece Terörü

Uykuda korku (gece terörü), genellikle uykuya daldıktan 2-3 saat sonra oluşan şiddetli panik nöbetidir. Çocuk çığlık atarak oturur veya kalkar, korku içindedir, üstündekileri atmak veya yastıkları fırlatmak gibi maksatsız hareketler yapar. Bağırır, anlamsız konuşur, söylenenleri anlamaz, sorulara cevap veremez, anneyi babayı tanımaz. Kısa süre sonra sakinleşir ve yeniden uykuya dalar. Uyanınca bu nöbeti hiç hatırlamaz. Dramatik olan bu tabloya karşın psikiyatrik bir bozuklukla ilişkisi saptanmamıştır. Uyurgezerlikle ile yakın ilişkisi olduğu bilinmektedir. Her ikisi de uykunun non-REM evresinin başlarında oluşan uyarılma bozuklukları olduğu kabul edilmektedir.

Uyku sorunlarının tedavisi nasıl yapılır?

Çocuklarda uyku bozukluklarının değerlendirilmesinde ilk adım iyi bir uyku öyküsünün alınmasıdır. Uyku ve uyanıklık dönemleri gözden geçirilmelidir. Kullanılan ilaçlar, beslenme düzeni ve öğün miktarı, kafeinli içecekler ( akşamları ailenin çay içme alışkanlığı gibi), yatma zamanı, uykuya geçiş ritüelleri sorgulanmalıdır. Gece boyunca uykuya dalmak için geçen süre, gece boyunca davranışlar ve gece boyunca uyanma dönemleri irdelenmelidir. Sabah uyanma zamanı, uykusuzluk ve ilk davranışlar gözden geçirilmelidir. Değerlendirmede ikinci basamak ise uyku günlüklerinin tutulmasıdır. Uyku günlüğü iki haftalık süre boyunca uykuya geçiş saati, uyku süresi, uyanmaların sayısı ve süresi, sabah uyanma zamanı, toplam uyku süresi, kestirmelerin sayısı ve süresini içermelidir. Uyku günlüğü, ailenin çocuğun uyku durumuna gösterdiği tepkileri de içermelidir. 

Çocuk Hematolojisi

 

KEMİK İLİĞİ:

 Erişkin bir insanda san ve kırmızı olmak üzere iki çeşit kemik iliği bulunur. “Kırmızı kemik iliği”, kan hücrelerinin yapıldığı kemik iliği bölümüdür. “Sarı kemik iliği” ise, kan hücreleri yapımı özelliğini yitirmiş ve yağlanmış olan kemik iliği bölümüdür.Kemik iliği yalnızca uzun kemiklerin ortasında yer alan medüller boşlukta değil, aynı zamanda bütün kemiklerinsüngerimsibölgelerinde de bulunur. 15 yaşına kadar kemik iliğinin tümü kan yapıcıkırmızı kemik iliği özelliğindeyken, bu yaştan sonra yavaş yavaş sarı kemik iliğine dönüşmeye başlar. 25 yaşlarına gelindiğinde, kırmızı kemik iliği yalnızca omurlarda, göğüs kemiğinde, kaval kemiğinde, kaburga kemiklerinde, kürek kemiklerinde, kafa kemiklerinde, kalça kemiklerinde ve kol kemiği ile uyluk kemiğinin üst uçlarında bulunur. Kırmızı kemik iliği çok zengin bir damar ağına sahiptir. Bu damar ağı “Retikulin liflerinden” zengin bir bağ dokusu içinde ilerler. Kan hücrelerinin kaynaklandığı ana ve genç hücreler, bu bağ dokusunun kurmuş olduğu iskeletin arasına dağılmıştır. Olgunlaşan kan hücreleri kırmızı kemik iliğindeki kan damarlarına geçerek kan dolaşımına katılırlar.Sarı kemik iliği, yağ hücrelerinden çok zengin bir bağ dokusu yapısındadır. Yağlı ilik, yani sarı ilik de kan damarları bakımından çok zengindir.

KEMİK İLİGİ BİYOPSİSİ

Birçok kan hastalığının saptanmasında önemli rol oynayan bu incelemede, özel bir iğne yardımıyla göğüs kemiğinin iliğinden örnek alınır.

Uzun kemikler sert ve yoğun kıvamlı bir dış bölüm ile bunun içinde yer(alan ve süngersi görünümlü bir iç bölümden oluşur. Süngersi kemiğin büyük bir bölümünde kemik iliği vardır. Kemik iliği biyopsisi sırasında süngersi yapıdaki iç bölüme iğneyle ulaşılarak buradaki kemik iliğinden bir parça alınır. Alyuvarlar, akyuvarlar ve trombositler gibi kan hücreleri kemik iliğinde yapılır ve olgunlaşır. Bu nedenle, çeşitli kan hastalıklarının tanısında kemik iliği incelemesinin önemli bir yeri vardır. Bu yöntemle bazı kansızlık nedenleri, lösemiler ve lenf sistemi hastalıkları saptanabilir ya da ayırt edilebilir.

Akut miyeloit lösemili bir hastanın kemik iliği görüntüsü. Sitoplazmada Azur II boyasıyla kırmızıya boyanmış tanecikler içeren, biçimleri bozulmuş ve tümü birbirine çok benzeyen hücrelere dikkat ediniz.

kemik iliği yetmezlikleri (aplastik anemiler, Fanconi aplastik anemisi, Diamand-Blackfan anemisi, idiopatik trombositopenik purpura, nötropeniler), çocukluk çağı lösemileri, kanama diatezi, tromboz (pıhtılaşma bozuklukları) ve hemofagositik sendromdur.

Kemik İliği Yetmezlikleri

Kemik iliği yetmezliği tek bir hücre serisinin veya her 3 hücre serisinin birden llikle yüksek bulunur. Alyuvarlarda sayısal yetmezliği sonucu meydana gelen veya kemik iliğinin kalitatif yetersizliği sonucu oluşan bir tablodur. Kemik iliği yetmezliği ayrıca kemik iliğinin kansere bağlı veya bağlı olmayan bir süreç ile tutulumu sonucunda iliğin yetersiz çalışmasına bağlı olarak da görülebilir.

Diamond-Blackfan anemi (Konjenital saf alyuvar aplazisi)

Diamond-Blackfan anemisinde alyuvarlar öncül hücrelerinde içsel bir bozukluk söz konusudur. Bu hücreler eritropoetin denen ve alyuvarları uyaran hormona karşı duyarsızdırlar. Bu nedenle hücreler normalden daha az yaşarlar. Hastaların %25’inde 19q13 kromozom bölgesindeki gende mutasyon vardır. Bu gen S19 adı verilen bir proteinin yapımından sorumludur. Bu proteinin hastalıktaki rolü gen tedavisinde kullanılmak üzere araştırılmaktadır. Hastalık tek bir genetik geçiş paterni göstermez.

Bu hastalık seyrek görülen bir hastalıktır. Yaşamın ilk 3 ayında solukluk ve anemi ile ortaya çıkar. Hastaların %35’i doğumda, %65’i ilk 6 ayda, %90’ 1 yaşına kadar anemik olurlar. Trombosit ve lökosit sayısı normaldir. Ender olarak nötrofil sayısında düşüklük görülür. Hastaların %25’inde doğum öncesinde ve sonrasında büyüme yetersizliği ve beraberinde konjenital anomaliler ortaya çıkar. Bu anomaliler arasında kısa boy, başparmak anomalileri, konjenital kalp defektleri, kısa ve kıvrımlı ense, idrar yolu anomalileri ve yüz ve kafada şekil bozuklukları sayılabilir. Tanı koymak için hastada anemi ve retikülositlerin sayısında azalma olması gerekir. Alyuvarlarda fetal hayatta hüküm süren HbF artmıştır. Ortalama alyuvar hacmi ölçüsü olan MCV 5 aydan büyük çocuklarda normalden büyüktür (makrositoz). Hastalarda eritropoetin düzeyi genellikle yüksektir. Alyuvarlarda adenosin deaminaz aktivitesi artmıştır.

Hastalık en çok çocukluk çağı geçici eritroblastopenisi ile karışır. Plasentadan geçen parvovirus B19 enfeksiyonuna bağlı konjenital hipoplastik anemi de karıştığı diğer bir hastalıktır.

Tedavide steroid kullanılır. Prednisone 2mg/kg/gün dozundan uygulanır. Retikülosit sayısı 1-2 haftada artar. Yüksek doz intravenöz metilprednisolon, androgenler, siklofosfamid, antitimosit globülin’e de cevap alındığına dair raporlar vardır. Hastaya gerektiğinde alyuvar suspansiyonu verilmelidir. Steroide dirençli ve kan transfüzyonuna bağlı olarak yaşamak zorunda olan hastalara kemik iliği nakli yapılabilir. Ancak hastaların %20 kadarı kendiliğinden iyileşebileceğinden bu kararı verirken dikkatli olunmalıdır. Kendiliğinden düzelme yaşı ortalama 7 yaştır. Hastaların %80’i ise steroidle düzelir.

Konjenital diseritropoetik anemi

Kemik iliğinde kan yapımının etkisiz olması, hücrelerin daha kana çıkmadan ölmesi ve kemik iliğinde alyuvar öncül hücrelerinin çekirdeklerinde yapısal anormallikler ile karakterize bir hastalıktır. Hastalarda kronik ama hafif bir anemi vardır. Lökosit ve trombosit yapımı normaldir. Aralıklı ortaya çıkan ve kronik bir sarılık söz konusudur. Hastaların karaciğer ve dalakları büyümüştür. Hastalığın 6 farklı tipi vardır. Farklardan biri genetik geçişte, diğerleri ise klinik ve laboratuar özelliklerdedir. Tip 1 ve 3’ün geni 15. kromozom üzerinde bulunuyorken diğerlerinin genleri henüz bulunamamıştır.

Hastalıktan şüphelenildiğinde tam kan sayımı ile birlikte periferik yaymanın incelenmesi, özellikle MCV’ye ve RDW’ya dikkat edilmesi gerekmektedir. Serum B12 ve folat düzeyleri çalışılmalı, serum bilirübin ve kan retikülosit testleri gerçekleştirilmelidir. Hemoglobin elektroforezi, alyuvar enzim çalışmaları, asidifiye serum lizis tesi ve idrarda hemosiderin testi yapılmalıdır. Kemik iliği alınarak ışık ve elektron mikroskopisi altında incelenmeli ve sitogenetik çalışmalar yapılmalıdır.

Tedavide ağır bir hastalık tablosu olanlarda dalağın cerrahi yolla çıkartılması gerekebilir. Serum ferritin düzeyi çok artan hastalarda demir boşaltıcı ajanlar kullanılabilir. Haftada 1mg folik asit verilmelidir. Tip 1 hastalarda rekombinanalfa interferon 2 a klinik ve laboratuar olarak iyileşme sağlayabilir.

Çocukluk çağının geçici eritroblastopenisi

Genellikle 1-2 ay öncesinde geçirilmiş bir viral enfeksiyondan sonra ortaya çıkan bir anemi tablosudur. Parvovirus B19 suçlanan bir virüstür. Anemiyi telafi etmek amacıyla serum eritropoetin düzeyi yükselmiştir. Alyuvar öncül hücrelerinin bir araya gelerek koloni oluşturma özellikleri bozulmuştur. Hastaların %60 kadarında alyuvar öncüllerini baskılayıcı IgG antikorları bulunmaktadır. %25 hastada ise engelleyici lökositlerin kanda dolaştığı belirlenmiştir. Tüm bu gözlemlerin ışığında hastalığın bilinmeyen bir virüs tarafından alyuvar öncül hücrelerinin enfekte olması ile başladığı ve buna karşı bireyin IgG karakterinde antikor ürettiği düşünülmektedir. Bu antikor iki yönlü etki etmektedir. Bir yandan virüse karşı etki gösterirken diğer yanda da alyuvar öncüllerine karşı etki yaptığı sanılmaktadır. Hastalık genellikle 6 ay ile 4 yaş arasında ortaya çıkar ve kızlarda ve erkeklerde eşit oranda görülür. Hemoglobin düzeyleri 3-8 gr/dl’ye kadar düşer, retikülosit sayısı %0 bulunur. Lökosit ve trombosit sayısı genellikle normaldir. Ancak hastaların %10 kadarında nötrofil sayısında, %5 kadarında ise trombosit sayısında azalma görülebilir.

İlaçlar: kloramfenikol, penisilin, fenobarbital, ve difenilhidantoin

Enfeksiyonlar: viral enfeksiyonlar(kabakulak, parvovirüs B19, EBV) bakteriyel sepsis

Ağır protein ve kalori yetmezliği

Kronik hemolitik anemi: herediter sferositoz, orak hücreli anemi, beta talasemi vs hastalarında meydana gelen insan parvovirüs B19 enfeksiyonu

Aplastik anemi

Kemik iliğinde kan yapıcı elemanların belirgin azalması veya kaybolması ile karakterize kemik iliğinin fizyolojik ve anatomik yetmezliği. (eritrositlerin, lökositlerin ve trombositlerin azalması). Bu hastalıkta karaciğerin, dalağın ve lenf bezlerinin büyümesi karakteristik değildir. Aplastik anemi konjenital veya edinilmiş olabilir.

Konjenital aplastik anemi (Fanconi anemisi)

Ailevi konjenital aplastik anemi genellikle birden fazla konjenital anomali ile birlikte görülür. Bu hastalığın 8 komplemantasyon grubu vardır. Hastaların hücrelerinde bazı anomaliler bulunur. Bunlar arasında oksijene hassasiyet, iyonizan radyasyona hassasiyet, hücre DNA’sının stabil olmayışı, DNA sarmallarına toksik etki yapan ajanlara hassasiyet, erken ölüm, koloni oluşturma özelliğinde azalma, ve kök hücre bozukluğu gibi durumlar sayılabilir.

Hastalık otosomal resesif geçişlidir. Bu hastalığın görüldüğü ailelerde akraba evliliği oranı %10-20 düzeyindedir. Hastaların periferik kanında ve kemik iliğinde tüm seriler azalmıştır. En sık 4-12 yaşları arasında ortaya çıkar. Bazen 3 hücre dizisinden ikisinin etkilenmesi şeklinde de başlayabilir. Alyuvarlarda MCV artması (makrositoz), HbFartışı, alyuvar membranında i antijeninin varlığı, yüksek serum eritropoetin düzeyi hastalığın laboratuar bulguları arasındadır.

Çocuk 

I'm a paragraph. Click here to add your own text and edit me. It’s easy. Just click “Edit Text” or double click me and you can start adding your own content and make changes to the font.

This is a great space to write long text about your company and your services. You can use this space to go into a little more detail about your company. Talk about your team and what services you provide.

Yenidoğan bebeğinizi kucağınıza aldınız ve artık evinizin yeni bir ferdi var. Bebeğinizin ilk günlerde yaşayacağı bazı durumlar sizi paniğe sevk edebilir. Bunlardan bir kısmı normaldir ve kendiliğinden geçer. Bazı belirtiler ise ciddi sorunların habercisi olabilir.Yeni anne olan kadınların bebek doğduktan sonra bakımını nasıl yapacaklarına dair kafalarında birçok soru işareti vardır. Yeni anne olmuş özellikle de ilk defa doğum yapmış annelerin aklına en çok takılan soruların yanıtlarını yazımızda bulacaksınız.Bebeğin emzirme düzeni
İlk haftalarda emzirme düzensizdir ve 

bebek her istediğinde emzirilmelidir. Doğumdan sonraki ilk 4 haftalık bebeğe "yenidoğan" denmektedir. Bu dönem; bebeğin doğum sonrası hayata uyum sağlamaya çalıştığı, insan hayatının en önemli periyodudur. Ülkemizde bebek ölümlerinin yarısından fazlası bu dönemde yaşanmaktadır. Dolayısıyla yenidoğan bebeğin sağlık sorunlarının aile tarafından erken fark edilmesi ve vakit kaybetmeden hekime yönlendirilmesi gerekmektedir. Bu dönemde normal kabul edilebilecek belirtiler ile ciddi sağlık sorununu gösteren belirtiler birbirinden ayırt edilmelidir.

Normal yenidoğanlarda kafada doğum travmalarına bağlı şişlikler olabilir. Göz kapaklarında, el, kol ve bacaklarda hafif şişlikler normal kabul edilebilir. Bunlar doğumu izleyen birkaç gün içinde kendiliğinden düzelir.

Memede şişlikler olabilir. Anneden bebeğe geçen hormonların geçici etkisine bağlı olarak bebeklerin memelerinde şişlikler görülebilir. Bunlara geçmesi için masaj yapmanın faydası olmadığı gibi iltihaplanmalara yol açabileceğinden sakıncalıdır.Vajinal akıntı görülebilir. Kız bebeklerde yine anneden geçen hormonların geçici etkisine bağlı olarak bezinde fark edilen, az miktarda, kanama şeklinde veya beyaz akıntı normal kabul edilebilir. Bu durum geçici olup herhangi bir tedaviye gerek yoktur.Ciltte küçük damar genişlemeleri görülebilir. Kalça ve sırtta kurşuni mavi renkte doğum lekesi olabilir. Bu herhangi bir hastalığa delalet etmez, 1 yaşına kadar kaybolur. Erken doğan bebeklerde ciltte bol miktarda tüy bulunabilir. Bu tüyler kısa sürede dökülür. Yenidoğanların yaklaşık yüzde 40'ında yüzde inci beyazı renkte topluiğne başı büyüklüğünde kabarıklıklar görülebilir. Bu durum da tedavi gerektirmez. Bazen anneden geçen hormonların etkisiyle bebeğin yüz ve boynunda sivilceler oluşabilir. Bütün bu belirtilerin aşırı olması, uzun sürmesi doğal olarak hekim kontrolünü gerektirmektedir.

Bu dönemdeki bebeğin günde 18-20 saat uyuması normal kabul edilmelidir. Emzirmeden sonra gaz çıkışı sırasında emdiği bir miktar sütü çıkarması kusma, her emzirme sırasında bir miktar kaka yapması da ishal olarak kabul edilmemelidir. Normalde ilk kakası koyu yeşil ve zift kıvamındadır. İlerleyen günlerde anne sütü ile beslenen bebeğin kakası altın sarısı renkte, yarı sıvı kıvamda, pütürlü veya köpüklüdür. Günde 1 ila 5 kere kaka normal kabul edilir. Bu, kıvamı ve sıklığı nedeniyle ishal kabul edilmemelidir.

YENİDOĞANDA TEHLİKE İŞARETLERİ

Dakika solunum sayısı artışı: Normalde yenidoğan bebeğin dakikadaki solunum sayısı 40 civarındadır. Bebeğin göğsünün her soluk alıp verme sırasındaki hareketi gözlenerek dakika solunum sayısı tespit edilebilir. Bu sayının 40'ın üzerinde olması bir hekim tarafından değerlendirilmelidir. Solunum sırasında göğsün içeri çökmesi, kaburgalar arası çekilmeler, burun kanadı solunumu (burun kanatlarının her nefes alıp verme sırasında kapanıp açılarak solunuma katılması).

Solunum sayısının artışına ek olarak bu belirtilerin olması solunum sıkıntısının habercisidir. Mutlaka hekim tarafından değerlendirilip solunum yetersizliğine sebep olan RDS (solunum yetersizliği hastalığı), doğuştan kalp hastalıkları, akciğerin iltihabi hastalıkları ekarte edilmelidir.İlk 48 saat bebeğin dışkı ve idrar yapmaması: Doğuştan organ yokluğu veya fonksiyon bozukluklarının ekarte edilmesi için mutlaka ciddiye alınması gereken bir durumdur. Ameliyat gerektirecek bağırsak hastalıkları ilk 48 saatte kaka yapılamamasına sebep olabilir. İlk idrar normalde ilk 24 saatte yapılmalıdır.

Dudak çevresi ve yüzde morarma: Doğuştan kalp hastalıkları ve akciğer hastalıkları yönünden değerlendirilmesi gereken bir bulgudur.Bebeğin başını geriye doğru atarak vücudun yay şeklinde gergin olması: Bu bulgu beyin hastalıklarını akla getirir. Beynin iltihabi hastalıkları, menenjit, sepsis, zor doğum nedeni ile oksijensiz kalmaya bağlı beyin hasarları yönünden hekim tarafından değerlendirilmesi gerekir.

Biberon veya anne göğsünü ememeyerek beslenme eksikliği: Başka hiçbir belirti olmasa da bebeğin anne göğsünü veya biberonu emmemesi ciddi bir sağlık sorununu gösterebilir. Sağlık sorunu olan bebek, emme refleksi ve açlık duygusu en temel özelliklerinden birisi olmasına rağmen emecek gücü kendisinde bulamaz. Bu durumda tetkik için ve beslenmenin düzenlenmesi için hekim kontrolü şarttır.

Sarı ve yeşil renkli kusmalar: Bebeğin emzirmeden sonra gaz çıkarma sırasında herhangi bir zorlanma yaşamadan çıkardığı beyaz renkte hazmedilmeyen süt, kusma kabul edilmemelidir. Burada söz konusu olan sarı ve yeşil renkte, beslenme zamanından bağımsız olarak bebeğin zorlanarak kusmasıdır. Doğuştan mide ve bağırsak hastalıkları yönünden değerlendirilmelidir.Vücut ısısının düşük veya yüksek olması: Bebeğin vücut ateşi, takip edilmesi gereken önemli bir bulgudur. Bu dönemde kulaktan ölçen cihazlarla veya makattan normal bir derece ile ölçülebilir. Yenidoğan bebeğin ateşinin 38 derece ve üzerinde olması da hemen değerlendirme gerektiren, ihmal edildiğinde bebekte kısa sürede sepsis gibi ciddi sağlık sorununa dönüşebilen bir bulgudur. Kana geçen enfeksiyonun tüm organlara yayılması yani sepsis, yenidoğan bebeklerde sık karşılaşılan önemli bir sağlık problemidir.

 

Beslenme

 

 

Çocuklara Yönelik Sağlıklı Beslenme

 

Çocukların sağlıklı beslenmesi için dört besin grubunda bulunan besinlerden yeterli miktarlarda ve dengeli bir şekilde tüketmeleri gerekmektedir. Süt grubunda yer alan süt, yoğurt, et grubunda yer alan et, tavuk, yumurta, kuru baklagiller, sebze ve meyve grubu ve tahıl grubuna giren ekmek, bulgur, makarna, pirinç vb. besinlerin her öğünde yeterli miktarlarda tüketilmesine dikkat edilmelidir.

Çocukların özellikle kemik ve diş gelişimi için günde imkanlar dahilinde 2-3 su bardağı kadar süt veya yoğurt, 1 kibrit kutusu kadar beyaz peynir tüketmelerine özen gösterilmelidir. Ayrıca, hastalıklara karşı daha dirençli olmaları, ve sağlıklı büyüme ve gelişmeleri için her gün en az 5 porsiyon taze sebze veya meyve tüketmeleri önerilmektedir.

Öğrenciler için en önemli öğün kahvaltıdır. Bütün gece süren açlıktan sonra, vücudumuz ve beynimiz güne başlamak için enerjiye gereksinim duymaktadır. Kahvaltı yapılmadığı takdirde, dikkat dağınıklığı, yorgunluk, baş ağrısı ve zihinsel performansta azalma olmaktadır. Bu nedenle, güne yeterli ve dengeli yapılan bir kahvaltı ile başlamak öğrencilerin okul başarısının artmasında son derece önemlidir. Çocukların her sabah düzenli olarak kahvaltı yapma alışkanlığı kazanmalarına özen gösterilmelidir. Peynir, taze meyve veya meyve suları, birkaç dilim ekmek, 1 bardak süt çocuklar için kahvaltıda yeterlidir. Özellikle kaliteli proteinve zengin vitamin ve mineral içeriğinden dolayı haşlanmış yumurtanın sıklıkla tüketilmesi önerilmektedir.

Gün boyu fiziksel ve zihinsel performansın en üst düzeyde tutulabilmesi, düzenli olarak ara ve ana öğünlerin tüketilmesi ile mümkündür. Bu nedenle, öğün atlanmamalıdır. Günlük tüketilecek besinlerin 3 ana, 2 ara öğünde alınması en uygun olanıdır.

Açıkta satılan besinler, yeterince güvenilir ve temiz değildir. Ayrıca, uygun koşullarda muhafaza edilmedikleri için çabuk bozulma riski taşırlar. Bu nedenle, özellikle okul çevresinde açıkta satılan besinlerin kesinlikle satın alınmaması gerekmektedir.

Çocukların okul kantinleri, büfe gibi yerlerden satın aldıkları besinlerin seçiminde de dikkatli olmaları gerekmektedir. Süt, ayran gibi ambalajlı besinleri satın alırken etiket bilgisinde Tarım ve Köyişleri Bakanlığından üretim izninin bulunmasına ve son kullanım tarihinin geçmemiş olmasına, ambalajsız satılan tost, simit, poğaça gibi yiyeceklerin de temiz ve güvenilir şekilde hazırlanmış olmasına dikkat edilmelidir.

Beslenme çantası ve su mataralarının her gün temizlenmesine özen gösterilmelidir.

Çocuklar, tuvalet ve umumi kullanıma açık çeşme sularından su içmemeleri konusunda uyarılmalı, güvenilir içme suyu tüketmeleri sağlanmalıdır.

Öğle yemeği okulda yeniliyorsa Sağlık Bakanlığının hazırladığı menü modelleri örnek alınmalıdır.

Okulda veya evde dinlenirken ve ders çalışırken açlık hissedildiğinde tüketilen besinlere dikkat edilmelidir. Örneğin, şeker ve şekerli besinler, cips vb. yağlı ve tuzlu besinler veya gazlı içecekler yerine süt, yoğurt, sütlü tatlılar, ekmek arası peynir, taze sıkılmış meyve suları, kuru yemişlerin ve kuru meyvelerin tüketiminin tercih edilmesi daha yararlıdır.

Çocuklara sigarasız bir ortam sağlamak, onların yanında sigara içmekten kaçınmak ve en azından yaşadıkları ev ortamını "sigara içilmez" bir yer haline getirmek çocukların sağlığını korumak açısından son derece önemlidir.

Vücudun düzenli çalışması, tüketilen besinlerin vücuda yararlılığının artırılması, çocukların fiziksel, zihinsel ve duygusal gelişimlerine olumlu katkı sağlamaları açısından fiziksel aktivitenin artırılmasına da önem verilmelidir. Bu nedenle, uzun süreli televizyon seyretme, bilgisayar kullanımından kaçınılmalı, çocukların gerek okul yönetimi gerekse de ebeveynleri tarafından sevdikleri herhangi bir spor dalı ile ilgilenmeleri teşvik edilmelidir.

Sağlıklı yaşam için çocuklara el yıkama ve diş fırçalama alışkanlığının kazandırılması çok önemlidir. Kirli eller, basit bir soğuk algınlığından ölümcül hastane enfeksiyonlarına kadar pek çok hastalığın nedeni olabilmektedir. Bu nedenle çocuklara, özellikle yemek yemeden önce ve sonra, tuvalete girdikten, dışarıda oyun oynadıktan sonra, dışarıdan eve gelince ellerini, ılık akan su altında sabun ile iyice ovuşturarak yıkamaları konusunda alışkanlık kazandırılması gerekmektedir.

ÇOCUK BESLENMESİ (1-6 Yaş)

Çocukların beslenmesinin özellikleri yaşlara göre farklılık gösterdiği için 1-3 yaş ve 4-6 yaş olmak üzere iki ayrı grupta ele alacağız.

BİR-ÜÇ YAŞ GRUBU BESLENMESİ

Bu yaş grubu çocukların beslenmesinde en önemli husus, çocuğun iyi bir beslenme ve yemek yeme alışkanlığı kazanmasıdır.

Bu bakımdan çocuğun iyi yemek yeme alışkanlığı kazanmasında anne, baba, büyükbaba, büyükanne gibi fertlerin tutumları önemlidir. Çocuğun beslenmeye karşı tepkilerini dikkatlice izlemek ve düzenlemek gerekir. Sütten kesilen bebekler, başlangıçta kaşıkla beslenmek istemeyip, huysuzluk belirtileri gösterebilirler. Böyle bir durumla karşılaşıldığında bebeği birkaç gün daha emzirmeye yada biberonla beslemeye devam edilmelidir. Katı besinler vermeyi, sonra yeniden denemelidir.

ÇOCUK YEMEK YEMEDE NEDEN GÜÇLÜK YARATIR ?

Çocuk hasta değilse ve yemek y2mede güçlük yaratıyorsa bunun iki nedeni vardır:

1. Çocuğa ihtiyacı kadar yiyecek veriniz.

1 - Çocuğun günlük yemek ihtiyacı bilinmediğinden gereğinden çok besin verilmektedir. Tok çocuk yemek istemez.

2 - Yada çocuk zamanında değişik tad ve kıvamdaki besinlere alıştırılmamıştır.

UNUTMAYIZ:

- Yetersiz yemek verme çocuğu doyurmaz. Ancak zorlama da çocuğu yemekten tiksindirir.

- Çocuk yeme konusunda büyüklerden etkilenir. Sofrada çocuğun yanında yemeklerin iyi olduğu söylenmeli ve huzursuzluk çıkarılmamalıdır.

Çocuğun şiddetle yemek istemediği yiyecekleri vermekte ısrar etmek doğru değildir.

Çocukları başka çocuklarla karşılaştırmamalıdır. Her çocuğun vücut yapısı farklıdır. Bazı çocuklar daha çok besinle ihtiyaçlarını karşılarken , bazılarıda daha az besinle ayrı işlevleri yerine getirebilirler.

YETERLİ VE DENGELİ BESLENME

Çocuğun yediklerinin yeterli olduğunu anlamak için en iyi rehber, çocuğun büyümesinin izlenmesidir.

Hasta olmayan büyümesi iyi olan bir çocuk yeterli ve dengeli besleniyordur.

Bu dönemde çocuk her üç ayda tartılır ve boyu ölçülür. Çocuk uygun şekilde kilo alıyor, boyuda uzuyorsa yedikleri yetiyordur.

Zihinsel gelişme ise insan beyni anne karnında ve doğumdan sonra hızla büyüyüp gelişerek 3 yaş sonunda büyümesini büyük ölçüde tamamlar.

Ana rahminde ve 3 yaşına kadar olan dönemde yetersiz ve dengesiz beslenme, beyin yapısında kalıcı geriliklere neden olur.

2. Bedenin ve beynin büyüyüp gelişmesi ve çalışması yeterli ve düzenli beslenmeyi gerektirir.

BİR-ÜÇ YAŞ DÖNEMİNDE ÇOCUĞA GEREKLİ BESİNLER NELERDİR?

Bu dönemde çocuğa verilecek besinler dört temel grupta toplanır:

1. Grup: Protein, B vitaminleri, kan yapıcı mineraller bakımından zengin ve enerji de sağlayan besinlerdir.

Et, tavuk, balık, yumurta, kuru nohut, fasulye mercimek ve bunlardan yapılan besinler bu grupta yer alır.

2. Grup: Kemiklerin gelişimi ve sağlığının sürdürülmesi, sinir ve kasların düzenli çalışması için gerekli kalsiyum, B vitaminleri, A vitamini ile aynı zamanda iyi ve kaliteli protein içeren gıdalardır.

Süt, yoğurt, peynir, çökelek v.b besinler bu grupta yeralır.

3. Grup: Enerji veren ayrıca protein ve B vitaminleri içeren gıdalardır.

Tahıllar ve bunlardan yapılan yiyecekler bu gruba girerler.

3. 1-3 yaş grubunun severek tükettiği besinler.

4. Grup: C vitamini sağlayan besinlerdir. Sebze ve meyveler bu grupta yer alır. Özellikle yeşil yapraklı sebzeler A, C ve B vitaminlerince zengindir.

Bu grupların her birinden sabah, öğle ve akşam öğünlerinden yeterince alınırsa dengeli ve düzenli beslenme sağlanır.

GÜNLÜK ALINMASI GEREKLİ GIDALAR

Bir-üç yaş grubundaki çocuklar günde en az

- Yarım kilo civarında süt veya yoğurt,

- Bir yumurta,

- Bir kepçe mercimek, nohut, fasulye gibi yemek, -

- Bir küçük tabak sebze yemeği

- Bir-iki adet meyve

- Bir-iki kaşık pilav-makarna,

- Bir-iki dilim ekmek yemelidir.

4. Çocuklar günde 1 yumurta yemelidir.

BİR-ÜÇ YAŞ İÇİN GÜNLÜK YEMEK LİSTESİ

Sabah: 1 adet pişmiş yumurta veya bir kibrit kutusu kadar peynir

1 küçük domates veya taze sıkılmış portakal, mandalina suyu,

Yarım veya 1 bardak süt

1-2 dilim ekmek.

Sabahla öğle arası: 1 adet meyve.

Öğle: Kıymalı sebze veya mercimekli, nohutlu bir yemek

2-3 kaşık pilav

1 bardak ayran

Sebze salatası

İkindi: 1 bardak süt veya ayran

Akşam: 1 kepçe yoğurtlu veya mercimekli çorba veya yoğurtlu makama

Yoğurtlu sebze yemeği

1 adet meyve

5. Sütten kesilen bebekler, başlangıçta kaşıkla beslenmek istemeyip, huysuzluk belirtileri gösterebilirler.

duymalarını sağlamanın en iyi yollarındandır.

 

 Çocuk Takibi 

SAĞLIKLI ÇOCUK TAKİBİ

 

“Sağlıklı çocuk takibi” ya da “sağlıklı çocuk izlemi” olarak anılan bu süreç, özellikle yenidoğan döneminde ve ilk 2 yılda hayati önem taşıyor. 

1-Sağlıklı çocuklarda riskli durumların belirlenmesi ve gerekli tedbirlerin alınması.

a: Doğum öncesi olan riskli durumlar :

Ailede ailesel geçişli bilinen bir hastalık varlığı

Akraba evliliği varlığı

Annede ölü doğum düşük veya sakat çocuk varlığı

Annede madde bağımlılığı

İlaç, alkol, sigara kullanımı

Önceki doğumlarda kan uyuşmazlığı ve buna bağlı gelişen sarılık varlığı

Önceki doğumda rh uyuşmazlığı var ise anti rh immunglobulin yapılmısmı

Anneden bebeğe geçebılecek mikrop taşıyıcılığı varlığı

Gebelik takıplerınde tarama testlerınde veya ultrasonografık

Takiplerınde herhangı bır problem varlığı

b: Doğum anında olan riskli durumlar :

Doğum şekli. Sezaryan ile doğumlarda uyutma amaçlı anneye verilecek ilaçlar yenidoğan bebekte solunum baskılanmasına neden olabilir veya normal doğuma göre hızlı bir eylem olduğu için bebeğin akciğerlerinde bulunan anne karnında ki sıvıyı çıkaramayıp yaş akciğer diye adlandırılan solunum sıkıntısı ile seyreden tabloya neden olabilir.

Çoklu doğum. İkiz veya daha fazla sayıdaki bebek doğumları tek doğumlara göre bebekler açısından riskli durumlardır.

Müdaheleli doğumlar. Spontan olmayıp, medikal veya cerrahi müdahelere bağlı gelişen gebelikler doğuştan anomaliler açısından risk teşkil eder.

Erken doğum. 37 hafta öncesi bütün doğumlar erken doğum olarak kabul edilir. 37 hafta organ ve doku gelişimi için gerekli süredir.

Fetal distres. Bebeğin anne karnında sıkıntı ile karşılaşmasıdır. En sık sebebi bebek kordonunun boynuna dolanmasıdır. Bebek kalp atımlarının azalması ile anlaşılır.

Mekonyumlu doğum. Anne karnında gebeliğin uzaması veye sıkıntıya girmesine bağlı kakasını yapması. Doğum anında olursa akciğerlerine kaçıp pnömoniye ve bebeğin oksijensiz kalmasına sebep olabilir.

Asfiksi. Anne karnında, doğumda veya doğum sonrası bebeğin oksijensiz kalması, organlarda ve dokularda zarar meydana gelmesi.

Erken memran rüptürü. Doğum eylemi öncesi annenin sularının gelmesi. Bebeğin mikrop kapmasına naden olabilir.

Doğum eyleminde gelişebilecek hasarlar. Omuz kırıkları, düşük el, cilt kesileri, organ hasarları, kafa cildinde ödemlenme ve cilt altına kanama.

Doğumda farkedilen anatomik problemler .Yarık damak dudak, diafram hernileri (göğüs kafesini karından ayıran düz kasta olan fıtıklar ), omfalosel (göbekten cildin dışına doğru olan etrafı zarla kaplı fıtıklar ), parmak anomalileri, kalp anomalileri, sindirim sistemi boyunca herhengi bir parçasında doğumsal gelişememeye bağlı tıkanıklıklar, üriner sistemde idrarın boşalmasını engelleyen tıkanıklıklar.

c: Doğum sonrası olan riskli durumlar :

Doğum sonrası anne sütü alımı

Anne sütü alım süresi

Ek besinlere ne zaman geçildiği

Ek besinlere başlama tarihi

Anne ve bebeğin kan grubu

Bebeğin doğum kiloso, boyu ve baş çevresi

Hipotiroidi ( tiroit hormon eksikliği ) ve metabolik hastalık varlığı

Kalça çıkıklığı

Bebeğin görme ve işitmesi

Vitamin kullanımı

Büyüme gelişmesi

Norolojik gelişimi

Enfeksiyon varlığı ve enfeksiyonlara karşı korunma

Anemi ( kansızlık ) varlığı

2-Ailelerin çocuk bakımı açısından biyolojik ruhsal ve sosyal konularda bilgilendirilmesi, yönlendirilmesi ve desteklenmesi sağlanır.

3-Anne sütü önemi anlatılır ve anne sütü ile beslenme desteklenmesi

 

Besinsel immünolojik ve pısıkolojık faydaları vardır

Anne sütunun sindirimi kolaydır ve böbrek yükü azdır

Anne sutu ile beslenen hastalarda solunum ve sindirim sistemi enfeksiyonları daha azdır

Her an hazır bebeğe uygun ısıda ve sterildir

Ayrıca ekonomiktir

Anne bebek arasındaki bağın guclenmesını sağlar

Beyinsel gelişim ıcerıgınde kı yağlardan dolayı daha iyi olmakta

Anne sütü alan bebeklerde ilerki yaslarda obezıte, allerjı, kanser, diyabet gibi hastalıklar daha nadir görülmekte

4 -İlk 6 ay anne sütü ile beslenmenin sağlanması Bebeğinizi sık sık emzirin. İlk günlerde gelen az miktardaki sarı renkli sütünüzün ismi kolostrum olup bebeginizin gelişimi ve mikroplara karşı korunmasında oldukça faydalıdır.Kolostrum protein ağırlıklı olup rengini bu koruyucu proteinler vermektedir.

Bebek Gelişimi

BEBEĞİNİZ 1 AYLIK

Yeni doğan bebeğiniz günde 15-18 saat uyur, el ve bacak hareketleri reflekslerden oluşur.

BEBEĞİNİZ 2 AYLIK

Bebeğinizin hareketleri daha istemli hale gelir ve sizi tanımaya başlar

BEBEĞİNİZ 3 AYLIK

Mimikleri ve çıkardığı sesler güçlenen bebeğiniz, destek verildiğinde kucakta oturabilir.

BEBEĞİNİZ 4 AYLIK

Doktor kontrolünde katı gıdaya geçen bebeğiniz 4. ayında diş çıkarmaya da başlayabilir.

BEBEĞİNİZ 5 AYLIK

Bebeğiniz yeni geliştirdiği motor becerilerini denemek için sabahları erkenden uyanır.

BEBEĞİNİZ 6 AYLIK

Bebeğiniz bu dönemde nesneleri uzun süre inceleyebilir ve bazı sesiz harfleri çıkarmaya çalışır.

BEBEĞİNİZ 7 AYLIK

Emeklemeye başlayan bebeğiniz, her gördüğü nesneye uzanır ve almaya çalışır.

BEBEĞİNİZ 8 AYLIK

Yardım almadan oturmaya başlar ve kendi boyundaki kanepelere tırmanmaya çalışır.

BEBEĞİNİZ 9 AYLIK

Bebeğiniz asit cümleler kurmaya başlar, uykusu daha düzenli hale gelir.

BEBEĞİNİZ 10 AYLIK

Etrafındakileri taklit etmeye başlayan bebeğiniz, müzik duyduğunda sallanmaya başlar.

BEBEĞİNİZ 11 AYLIK

Sizinle birlikte sofraya oturup kendi kendine yemek yiyebilir.

BEBEĞİNİZ 12 AYLIK

Artık yürümeye başlayan bebeğiniz yaşıtlarıyla oyun oynamaktan zevk alır.

BEBEĞİNİZ 12-18 AYLIK

Bezine tuvaletini yaptığında rahatsız olup sizden yardım isteyebilir.

BEBEĞİNİZ 18-24 AYLIK

Koşmaya başlayan bebeğiniz aynı zamanda 3 kelimeyi yan yana getirerek cümle kurabilir.

BEBEĞİNİZ 24-36 AYLIK

Yaşını ve cinsiyetini bilir, kendisini rahatlıkla ifade edebilir.

 

Kulak Burun Boğaz
( Kulak , Burun ve Boğaz )

Kulak hastalıkları:

  • İşitme kayıpları

  • Akut ve kronik kulak iltihapları

  • Baş dönmeleri

  • Kulak çınlamaları

  • Yüz felci ve bu bölgedeki diğer önemli sinirlerin hastalıkları

  • Sinir kökenli ağrılar

  • Kulak bölgesindeki her türlü iyi ve kötü huylu tümörler

  • Kulak ve dış kulak kanalının doğumsal şekil bozuklukları

Burun hastalıkları:

  • Burun ve sinüslerin her türlü iltihapları

  • Alerjik nezle Koku bozuklukları

  • Burun tıkanıklığı

  • Şekilsel burun problemleri (estetik burun cerrahisi)

  • Burun ve sinüs bölgesindeki her türlü iyi ve kötü huylu tümörler

Boğaz hastalıkları:

  • Dudaklar, ağız boşluğu ve boğazda yer alan her türlü iltihabi hastalıklar ve iyi ve kötü huylu tümörler

  • Horlama ve uykuda tıkanma(apne) hastalığının tedavisi

  • Bademcik ve geniz eti hastalıklarının tedavisi

  • Ses telleri (gırtlak) ve yutak bölgesinde yer alan her türlü iltihabi hastalıklar ve iyi ve kötü huylu tümörler

  • Ses ve konuşma bozuklukları

  • Yemek borusu hastalıkları ve yutma bozuklukları

  • Tükürük bezlerinin her türlü iltihabi hastalıkları ve iyi veya kötü huylu tümörleri Baş ve boyun bölgesi hastalıkları

  • Boyundaki her türlü iltihabi hastalıklar ve iyi ve kötü huylu tümörler

  • Görme, koku, işitme, denge, yüz siniri ve bu bölgedeki diğer büyük sinir ve damar yapılarının hastalıkları

  • Yüz travması ve kırıkları

  • Yüz bölgesindeki deformiteler

Emzirme & Anne Sütü

Annenin bebeğini emzirerek anne sütüyle beslemesi hem bebeğin sağlığına hem kendi sağlığına hem de bebeğiyle arasında kuracağı duygusal bağın geliştirilmesine olumlu katkı sağlar. Tabi ki anne sütünün bebeğin ihtiyaçları için en uygun besin olduğu apaçık bir gerçektir ancak burada vurgulamak istediğimiz anne sütünden bağımsız kendi başına emzirme faaliyetinin bile çok faydalı oluşudur. Emzirme işlemi anneyle bebeğin duygusal anlamda yakınlaşmasını sağlar. Emzirme sırasındaki göz teması ve tenlerin birbirine dokunması annenin bebeğine şefkatle yaklaşmasına, aralarında sevgi dolu bir bağ kurulmasına vesile olur. Bu da annenin bebeğini ihmal etme olasılığını düşürür. Çocuğun sağlıklı bir kişilik geliştirmesini sağlar. Emzirmek anneye de özgüven kazandırır. Ayrıca anneye sağladığı diğer faydalar şunlardır: Doğum sonrası kanamaların daha erken kesilmesine yardımcı olur, memelerdeki iltihaplanmayı önler ve bir sonraki gebelikten korur.

Anne sütünün bebeğe olan faydalarından bahsetmeden önce anne sütünün içeriğine bir göz atalım. Her annenin sütü kendi bebeği için en ideal besin kaynağıdır. Bebeğin sağlık büyümesi ve gelişmesi, hastalıklardan korunması için yeterli miktarda su, protein, yağ, karbonhidrat, vitamin, mineral ve antikorlardan* oluşur. Hayvansal sütten ve formül sütten en önemli farkları: mikrop içermemesi, içindeki protein ve yağın sindiriminin kolay olması ve yapısındaki demirin miktar olarak daha az olmasına rağmen inek sütüne oranla barsaklardan çok daha iyi emilen bir demir formu olmasıdır. Bunlara ek olarak belki de en önemli fark bebeğinizi mikroplardan ve ishalli hastalıklardan koruyan zengin antikor içeriğidir. Bunların dışında emzirmek bebeğin ruh sağlığı ve zihinsel fonksiyonlarının gelişimi için çok önemlidir. Anne sütü ile daha uzun süre beslenen çocukların sosyal kişilikleri, anne ile olan ilişkileri ve zekâları daha az anne sütü almış çocuklara göre daha fazla gelişebilir.

Başarılı Emzirme

Annenin başarılı bir emzirme programı uygulaması için doğumu takiben sütünün kesildiği döneme kadar emzirme kurallarına uyması gerekir. Emzirmeye doğumdan sonra olabilecek en kısa sürede başlanmalıdır. Özellikle doğumdan hemen sonra gelen kolostrum adı verilen ilk süt mutlaka bebeğe verilmelidir. Bu ilk süt, olgun süte göre daha koyu kıvamlı ve sarı renktedir. Bu ilk süt içerik olarak çok zengin besin değerlerine sahiptir. Bebeğin hastalıklardan korunmasına katkısı çok büyüktür. Ayrıca barsakların gelişimine katkı sağlar, sarılıktan korur.

Anne doğumu takiben ilk 6 ay bebeğini sadece anne sütüyle besleyebilir. Anne sütü bebeğin su ihtiyacını da karşıladığı için bu dönemde bebeğe verilen su miktarina dikkat edilmelidir. Aksi takdirde bebek su ihtiyacını karşıladığı için daha az anne sütü emecektir. Bu 6 aylık dönemden sonra anne sütünün yanında ek gıdalara başlanmalıdır. Çünkü bu sürede anne sütü tek başına, büyüyen ve gelişen bebeğin tüm gereksinimlerini karşılayamaz. Bir başka dikkat edilecek husus da emzirmeye ikinci yılın sonuna kadar devam edilebilir. Bu bebeğin gelecekteki sağlığı için faydalıdır.

Anne sütünün devamını sağlamak ve miktarını arttırmak için bebek her istediğinde emzirilmelidir. Meme dolu kaldıkça süt yapımı azalır. Bebeğin sık emzirilmesi hem memenin boşalmasına hem de annenin beynine süt yapımı için daha çok uyarı gitmesine neden olur.

Başarılı emzirme için bebeği tutuş pozisyonu ve memenin bebeğin ağzına iyi yerleştirilmiş olması çok önemlidir. Doğru bir pozisyon için, hangi pozisyon olursa olsun, bebek yatar pozisyonda gövdesi ve başı memeye dönük olmalıdır. Meme ucu da burun hizasına getirilmelidir. Anne koluyla bebeğin gövdesini, eliyle de başını kavramalı, bebek meme ucuna yakın olmalıdır. Memenin doğru yerleştirilmesi için meme ucu bebeğin ağzına dokundurulduktan sonra bir süre beklenmeli, bebek ağzını iyice açtıktan sonra hızlı bir şekilde meme ağza yerleştirilmelidir. Meme ucu ve memenin kahverengi kısmı ağzın içinde olmalıdır. Doğru teknikle yerleştirilmeyen meme, emzirme sırasında acı duyar. Bebek emzirme sonrası doymamış gibi görünür. Emzirme işlemi bebek emzirmeyi bırakana kadar devam etmelidir. Bebeğin kısa sürede memeden uzaklaştırılması memeden gelen son sütten mahrum kalmasına neden olur. Son süt zengin yağ içeriğiyle bebeğin enerji ihtiyacının ciddi bir kısmını karşılar.Her emzirmeden önce veya sonra memenin temizlenmesine gerek yoktur. Anne sütü mikrop içermediği ve mikroplardan koruduğu için bu şekilde bebeğe mikrop geçişi söz konusu olamaz. Sadece ellerin yıkanması yeterli olacaktır. Emzirme sonrası bebek uyumuyor ve huzursuzsa gazının çıkarılması gerekir. Bunun için bebeğinizi bir süre dik şekilde tutunuz ve sırtını sıvazlayarak gazını çıkartmasına yardımcı olunuz.

Çocuk Alerji/Enfeksiyon 

Alerji nedir? 

Alerji, çoğu bireyin temas ettiğinde sorun yaşamadığı bir maddeye karşı vücudun anormal duyarlılık göstermesi olarak tanımlanabilir. Alerji çoğu zaman aile bireyleri arasında genetik (ırsi) bir geçiş göstermektedir. Anne ya da babadan birinin alerjik vücut yapısına sahip olması durumunda çocukta alerji gelişme riski % 25 iken, hem annenin hem babanın alerjik olması durumunda bu oran % 50'ye çıkmaktadır. Hem anne, hem babada aynı alerjik hastalığın bulunması durumunda ise çocukta aynı hastalık görülme riski % 70 olarak bildirilmektedir. Ancak ailesinde hiç alerji ya da astım öyküsü olmayan astımlı çocuklar da vardır.

Çocuklarda en sık neye karşı alerji gelişir?

Çevremizde var olan her tür maddeye karşı alerjik reaksiyon gelişebilir. Alerji yapıcı maddeler gıdalarla, hava yolu ile, vücuda dışarıdan enjekte edilmek yoluyla veya deri yolu ile alınabilir. İlk 3 yaşta gıdalara karşı (en sık inek sütü ve yumurta) alerji gelişimi ön planda iken, 3 yaştan sonra solunan hava ile alınan maddelere karşı olan alerjiler ön plana geçer. Hava yolu ile alerji yapabilen maddeler içinde ev tozu akarları, küf, hayvan cilt döküntüleri, salgı ve tüyleri, yabani ot, çimen ve ağaç polenleri sayılabilir.

Enfeksiyonlar astımı nasıl etkilemektedir?

Solunum yolu enfeksiyonları astımlı hastaları tetikleme görevi yaparak astımın belirtilerini başlatabilmektedir. Astım belirtilerini en çok viral enfeksiyonlar tetiklemektedir.

Enfeksiyonlar akciğeri dışardan gelen uyarılardan koruyan mukoza tabakası dediğimiz bölümün hasarlanmasına neden olarak veya astım belirtilerini ortaya çıkaran maddelerin artışına neden olarak astımın tetiklenmesine neden olmaktadır. Ayrıca, enfeksiyon alerjenlerin ve diğer astım krizini tetikleyen faktörlerin etkilerini daha da artırmaktadır.

Astımlı çocuk gribal enfeksiyon geçirirse ne yapılmalıdır?

Gribal enfeksiyon geçirmeye başlayan çocuk nefes açıcı ventolin, bricanyl gibi tedaviler günde 4-6 defa ve her seferinde 2-4 paf başlanması gerekmektedir. Bu nefes açıcı tedavi öksürük kesilince kesilmelidir. En fazla 2 hafta kullanılmaktadır. Çünkü 2 haftadan sonra etkisi çok azalmaktadır. 1 hafta kadar ara verildikten sonra tekrar başlanabilir. Öksürük 2 haftadan daha uzun süre devam ediyorsa doktorunuzla mutlaka temasa geçmelisiniz.

Nefes açıcı tedavi ile birlikte inhale steroidlerin (fliksotide, pulmicort, inflakort gibi pufların)  dozları 7-10 gün süreyle 4 kat (maskeyle kullananlarda 8 kat) artırılmalıdır. Örneğin fliksotide 125'den sabah ve akşam bir doz kullanıyorsa günde 4 defa 2 paf (maskeyle kullananlarda 4 defa 4 paf) kullanmaya başlamalıdır. 7-10 gün sonra eski dozuna yani sabah akşam bir kez kullanmaya dönmelidir. Ayrıca soğuk algınlığı başlar başlamaz öksürük çok yoğunsa, akciğerlerden ıslık gibi ses duyuluyorsa ve nefes sıkışıklığı varsa ağızdan steroid tabletler kısa süre kullanılabilmektedir. Bu nedenle doktorunuzla temasa geçmenizde fayda vardır. Astım krizini ciddi hale gelip ve hastanede tedaviye devam edilmesi gerekebilmektedir. Limonlu ıhlamur çayı içilmesi de gribal infeksiyona faydalı olabilir.

Astımlı çocuklarda grip aşısı etkili midir?

Astımlı hastalarda viral üst solunum yolu infeksiyonlarından korunmak için yıllık influanza aşısı (Grip aşısı) önerilmekle birlikte koruyuculuk oranları anlamlı bulunmamıştır.

 Çocuk Aşısı

Doğduktan Hemen Sonra Hepatit B Aşısı

  • 1.ay Hepatit B Aşısı

  • 2.ay DBT - IPV - HIB Aşısı

  • 3.ay BCG Aşısı

  • 4.ay DBT – IPV - HIB Aşısı

  • 6.ay DBT – IPV - HIB Aşısı ve Hepatit B Aşısı

  • 12.ay Kızamık, kızamıkçık, kabakulak (MMR) aşısı

  • 14.ay Hepatit A Aşısı

  • 15.ay Suçiçeği Aşısı

  • 18.ay DBT – İPV - HİB Aşısı

  • 20.ay Hepatit A

  • 4-6 yaş DBT - IPV ve MMR – Doktor önerisiyle Suçiçeği Aşısı

  • Her yıl İnfluenza (Grip)
Çocuk  nörolojisi
(Gelişim nörolojisi) 

 

Çocuk Nörolojisi, çocuklardaki beyin, omurilik, sinir ve kas hastalıklarıyla ilgili bir tıp uzmanlık dalıdır. Pediatrik Nöroloji veya Gelişim Nörolojisi olarak da bilinir.

Konusu olan hastalıklar, ağır beyin hasarlarından, geçici felçlere, iyi veya kötü seyirli epilepsilerden basit bayılmalara, otistik şikayetlerden, davranış bozukluklarına, kas hastalıklarından sinir yaralanmalarına kadar geniş bir yelpazede yayılır. Tipik örnek hastalıklar içinde epilepsi (sara), zihinsel gerilik, gelişimsel bozukluklar, serebral palsi (CP), başağrısı sayılabilir.

Çocuk Psikiyatrisi (Ruh ve Sinir Hastalıkları) ve Nöroşirürji (Beyin Cerrahisi), ortak izlenebilen hastaların olduğu farklı tıp uzmanlık dallarıdır. Pedagoji ve Psikoloji ise daha çok eğitim ve davranışları yönlendirme sürecinde başvurulan tıp doktorluğu gerektirmeyen ama klinik eğitim alınmış değerlendirme dallarıdır. Pediyatri ise Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ile ilgili tıp dalıdır.

Muayene ve Klinik Değerlendirme

Hastaların rahatsızlıklarının ilk ele alınmasında atılması gereken ilk adım klinik olarak değerlendirmedir. Bu, öncelikle birinci ağızdan ve çocukların yakınlarından rahatsızlığın seyri ve hikayesinin dinlenmesi, bundan sonra da çocuğun muayene edilip görülmesidir. Bu ilk klinik izlenimler, genellikle, birçok hastalık için tanıya götüren bilgileri ortaya koyar.

Hastaların nörolojik sorunlarının ele alınmasında akla hep bazı ileri tetkikler (MRI ve EEG gibi) gelse de klinik değerlendirmenin çok belirleyici bir rolü vardır. Zaman zaman hastaların testlerinden çıkan kimi yanıltıcı sonuçlar, hastanın rahatsızlığı ile ilgili basit klinik saptamalarla önemsiz kılınır.

Çocuk Nörolojisi Muayenesinde Değerlendirilen Özellikler:

Genel durum, yaşa uygun tepki ve gelişim

Oryantasyon ve bilgi durumu

Baş büyüklüğü

Konuşma ve hareket becerisi

Koordinasyon, erişme ve denge

Güç, yürüme becerisi

Refleksler

Patolojik ve yenidoğan refleksleri

Görme ve işitme alanları

Göz hareketleri ve göz dibi

Bu değerlendirmelerin bir kısmı, yaşa bağlı olarak, şüpheli ve yetersiz bilgi verebilir.

Çildiye 

CİLT BAKIMI

Bir bebeğin cildi yetişkinden farklı özellikler taşır. Bebeklerin cildi ince, duyarlı ve daha az yağlıdır. Bebeklerde enfeksiyonlara karşı koruyacak sistem henüz tam anlamıyla kurulmamış olduğundan cilt bakımı çok önemlidir. Bebeklerin cilt sağlığının korunması için anne-babaların bazı önlemleri almaları gerekir. Yeni doğan bebeklerde göbeğin henüz düşmemiş olması, bu bölgenin sürekli kuru ve temiz tutulmasını gerektirir. Derinin boğumlu olduğu çene altı, çene, yanaklar ve ağız çevresi gibi bölgelerdeki herhangi bir tahrişi önlemek için cildin bu bölgelerini sürekli temiz ve kuru tutmak gerekir. Aksi takdirde tahrişlerin ve ardından da enfeksiyonların ortaya çıkması kaçınılmaz olur.

 

Bebeğin cildinde zamanla kendiliğinden kaybolacak ve hiç tedavi gerektirmeyecek bazı problemler olabilir. Hiç telaşlanmayın. Cilt soyulamsı, cilt kuruluğu, başta konak, süt döküntüsü (milia), ter bezleri iltihabı (miliyarya), bebeklik sivilcesi, toksik eritem, yanaklarda kırmızı döküntüler, doğum lekeleri (leylek ısırığı, çilek hemanjiyomu, Porto şarabı lekesi, Mongol lekesi) bu tür problemlerdendir. Eğer problemin çok uzadığını hissederseniz doktorunuza başvurunuz.

 

Bebek, ana rahmindeyken cildinin üzeri mumsu, koruyucu bir madde ile kaplıdır. Bu tabakanın yıkanarak zorla çıkarılmasına gerek yoktur. Son yıllarda birçok yenidoğan ünitelerinde bebek hemen yıkanmamakta, böylece mumsu maddenin koruyucu tabaka özelliğinden yararlanılmaktadır. Zaten bu tabaka kendiliğinden banyolar sırasında yıkandıkça kaybolacaktır. Bu sırada cildin soyulması da mümkündür. Özellikle biraz erken veya biraz geç doğan bebeklerde, cilt soyulması daha da belirgindir. Bunun nedeni çok iyi bilinmemekle birlikte, doğumdan önce, bu bebeklerin cildini kaplayan mumsu koruyucu tabakanın, tüm cildi kaplayacak miktarda olmadığı düşünülmektedir. Cilt soyulması birkaç hafta içinde kendiliğinden biter. Bu dönemde dikkat edilecek en önemli konular, banyosunu yaptırırken yumuşak bir ürün kullanmak ve bebe yağı gibi nemlendirme gücü yüksek bir ürün ile cildini sürekli nemli tutmaktır.

Bebeklerde aşırı miktarda üretilen yağsı maddelerin birikimi sonucu kuru cilt kabukları halinde, şapka gibi kafa derisini kaplayan beyaz, ya da sarımsı-kahverengi tabaka oluşur. Yumuşak tutulduğu ve zorlanarak taranmadığı sürece bebeğe acı vermez. Hergün banyodan önce bebe yağı ile masaj yapılarak konakların yumuşatılması, sonra da bebe şampuanı ile yıkanması ve yumuşak hareketlerle saçın fırçalanması yeterli olacaktır.

Pişik bebeklerin karşılaştığı en yaygın ve en karmaşık cilt sorunlarından biridir. Hemen hemen bütün bebekler bir şekilde pişik problemiyle karşılaşırlar. En sık rastlandığı dönem ise 0-18 aylar arası dönemdir. Pişik, bezli bölgede cilt tahrişi ve kızarıklığı şeklinde ve bazen de daha ciddi boyutta bir problem olarak görülür. Bebek cildinin idrarla temas ettiği bezli bölgede meydana gelir. Bazen birkaç faktör biraraya gelerek pişiğin ortaya çıkmasına neden olur. Pişiğin temel nedeni ıslaklıktır. Bezin yarattığı kapalı ortam, sürtünme, idrar ve dışkı ile temas diğer yardımcı etkenlerdir. Ayrıca bebek cildi, yapısı nedeniyle tahriş olmaya yatkındır, bu pişiğin neden en yaygın görülen cilt problemi olduğunu açıklayabilir. İdrar pişiğin en önemli sebeplerinden biridir. İdrarlı bez uzun süre cilt üzerinde kaldığında, idrar bozularak cildi tahriş eden bir maddeye (amonyak) dönüşür. Üst üste tekrarlanan bu olay bir süre sonra pişiğe yol açar. İdrar gibi dışkı da cilt üzerinde uzun süre kaldığında tahrişe yol açar. Dışkı, idrar ile birlikte pişik tehlikesini artırır. Bir kez pişik oluşunca da enfeksiyon tehlikesi artacaktır.

Bebeklerde tedavi gerektiren cilt rahatsızlıklarının teşhis ve tedavisinin gecikmesi, bebeğin daha uzun süre sıkıntı çekmesine neden olur. Birkaç günden uzun süren belirtiler görürseniz, hemen doktorunuzu aramalısınız. Tedaviye erken başlamak önemlidir.

Mantarın neden olduğu pişik normal pişikten farklı bir pişik türüdür. Bezli bölgeyi tamamen kaplayan parlak kırmızı renkte ve kabarcıklı görünüşü olan bu pişik türü, pişik kremi kullanarak geçmez. Hemen bir doktora başvurarak önerilen ilaçları kullanmalısınız Pamukçuk ilk aylarda, ağız içi ve dil üzerinde görülen, bir mantarın yol açtığı rahatsızlıktır. Önce beyaz lekeler halinde başlar. Sonra tüm dili ve ağız içini kaplar. Pamukçuk, ağrı yaparak bebeğin beslenmesini de engeller. Bebek emziriliyorsa, annenin meme temizliği ve her tür beslenme araçlarının temizliği bu rahatsızlıkla savaşırken çok önemlidir.

Sebebi çok iyi bilinmeyen ve mikrobik olmayan bazı cilt rahatsızlıkları da özel bakım gerektirir. Bunlar arasında en yaygın olanı "ekzema"dır. Ekzemanın nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, daha çok kalıtımsal faktörler rol oynar. Ailede astım, saman nezlesi, ekzema veya benzer rahatsızlıkların olması, bebekte ekzema görülme riskini artırır. Ekzemalı cildin aşırı kuru, kırmızı renkte, kaşıntılı olduğu gözlenir. Bebeğin yüzü, kulak arkaları, cilt boğumları, koltuk altları, diz ve dirsekleri ekzemanın ortaya çıkmasına uygun bölgelerdir. Bebeklerde atopik ekzema daha yaygın olarak görülmektedir. Bebek cildi, çevresel faktörlere ve irritan maddelere karşı çok hassastır. 

 

 Pratik Öneriler:

1-    Ciltteki çoğu lekelerin ve izlerin doğumu izleyen bir iki hafta içerisinde kaybolacağını aklınızdan çıkarmayın.

2-    Bebeğinizin bulunduğu ortamın hijyenik şartlarına ve bebeğinizin bakımında temizliğe önem verin.

3-    Bebeğinizin cilt bakımında kullandığınız ürünlerin hipoalerjik, pH değerleri nötral ve yumuşak formüllü olmasına dikkat edin.

4-    Bebeğinizin cildini her zaman bebe yağı veya nemlendirici kremle nemlendirin.

5-    Banyo sırasında alkali sabun içermeyen banyo köpüğü veya yumuşak formüllü bebe sabunu kullanın.

6-    Alt temizliğinde su ve pamuk veya temizleme losyonu kullanarak tüm kirlilik ve yağsı atıkları bebeğinizin cildinden tamamen temizleyin.

7-Bebeğin giysilerini deterjan ile yıkamayın. Sabun tozlarını tercih edin. Bol suyla durulayın ve mutlaka ütüleyin.

bottom of page